24 Kasam Öğretmenle gün nedeniyle bir acıklama yaptı Siyasetçi İş İnsanı Cem Birtürk AVŞAR. Öğretmenlerimiz, sadece bilgiyi değil; hayalleri, özgüveni ve geleceği şekillendiriyorlar.
Geleceği İnşa Eden Ama Hak Ettikleri Değeri Göremeyen Kahramanlar; ÖĞRETMENLERİMİZ 24 Kasım Öğretmenler Günü, yalnızca teşekkür etmekle yetinilecek bir gün değildir. Aynı zamanda, öğretmenlerimizin sorunlarına çözüm aradığımız bir farkındalık günüdür.
Çünkü onlar, yalnızca sınıfta ders anlatan değil, bir ülkenin kaderini değiştiren kahramanlardır. Öğretmenlerimiz, sadece bilgiyi değil; hayalleri, özgüveni ve geleceği şekillendiriyorlar. Ancak bu kutsal meslek, Türkiye’de hak ettiği değeri görüyor mu? Cevap, maalesef hayır.
Öğretmenlerimiz yeni nesillerin geleceklerine dokunurken, kendileri zorlu ekonomik ve mesleki şartlarla mücadele ederken büyük yıkımlar yaşıyor ve asli meleklerine odaklanmalarında problemler yaşayabiliyorlar. Sevgiyle Başlayan, Mücadeleyle Devam Eden Bir Yolculuk; Öğretmenlik, şüphesiz ki fedakârlık isteyen bir meslek. Ama Türkiye'de bu fedakârlığın sınırları giderek zorlanıyor. Düşünün, bir öğretmen 25-30 bin TL maaşla geçinmeye çalışıyor.
Bu rakam, kira, fatura ve diğer temel giderler karşısında adeta buharlaşıyor. Hele bir de atanamayan öğretmenlerin sayısını düşündüğümüzde, bu meslek sadece manevi ödül ve manevi hazla ayakta kalmaya çalışan kahramanların gözdesi olarak ayakta kalmaya çalışan bir meslek niteliğine evirilme aşamasında olması dikkate alınması gereken bir tehlike uyarısı niteliğinde! Dünyanın birçok ülkesinde öğretmenler, emeklerinin karşılığını ekonomik ve sosyal anlamda daha fazla alıyor. Örneğin, Almanya’da bir öğretmen yılda ortalama 50.000-60.000 Euro kazanıyor. Finlandiya’da ise öğretmenler, eğitim sisteminin en değerli unsuru olarak görülüyor ve buna uygun bir yaşam standardıyla ödüllendiriliyorlar.
Bu fark, Türkiye’deki eğitim politikalarının öğretmenlere ne kadar az önem verdiğini acı bir şekilde gözler önüne seriyor. Öğretmenlik maaşlarla, diplomalarla veya mevzuatlarla ölçülemez bir meslek. Bir öğretmen, bir çocuğun yüreğine dokunduğunda, onun hayatında iz bıraktığında, sadece o bireyi değil, toplumun tamamını dönüştürme gücüne sahiptir. Mustafa Kemal Atatürk’ün “Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır” sözü, bu mesleğin kutsallığını en iyi şekilde ifade eder. Ancak bu kutsallık, öğretmenlerin ekonomik ve sosyal haklardan mahrum bırakılması gerektiği anlamına gelmez.
Aksine, onların geleceği şekillendirme gücü, en iyi koşulları hak ettiklerini gösterir. Türkiye'de öğretmenlerin karşılaştığı zorluklar, yalnızca onların sorunu değildir; bu, doğrudan ülkenin geleceğini ilgilendiren bir meseledir.
Daha iyi bir eğitim sistemi, öğretmenlere daha fazla yatırım yapmayı gerektirir. Türkiye’de öğretmen maaşları, enflasyon karşısında yetersiz kalmaktadır. Ekonomik kaygılarından arındırılmış Öğretmenler; kabiliyetleri daha yüksek bireylerin yetişmesini sağlarken, Ülkelerin her alandaki zenginliklerinin artmasının anahtarı olacaktır. Öğretmenlerimize Hak Ettikleri Değeri Vermek Zorundayız Eğer güçlü bir gelecek istiyorsak, öğretmenlerimizi yalnızca alkışlarla değil, somut adımlarla desteklemeliyiz.
Eğitim, bir ülkenin en büyük gücüdür ve bu gücün temel taşı öğretmenlerdir. Onların çabaları, yalnızca bugünümüzü değil, yarınımızı da aydınlatacaktır. Öğretmenlerimize saygıyla…
Cem Birtürk AVŞAR