9523,31%-1,41
37,92% -0,06
41,16% 0,38
3807,62% 0,22
6190,39% 1,97
Onun her seçim öncesi ‘çıktı’ denen ancak hala bizi ısıtamayan doğalgazın deposu olarak söylenen bölgenin Erdoğan, İmamoğlu ve Fatsalı Terzi Fikri gibi Karadenizli bir insanı olduğunu biliyordum..
Hemen hemen hepimizin yaşadıklarının toplandığı o güzelim gönlünden gelen tüm şarkı ve türkülerini candan seslendirirken, o samimi gözlerinde damlayan gözyaşları ile kendisini tanıyor ve iyi biliyordum..
Bizzat hiç konuşmamış olsak ta..
Yaşarken aldığı darbelerle daralan yüreğimiz rahatlatması, sıkışan kalbimizin nefes almasını, dolan yorgun gözlerimizin ağlaması için söylediği şarkıları türkülerle biliyor, öyle tanıyordum..
Ve karayolları denen ülkenin yollarının bayram nedeniyle bir kez daha kana bulandığı bayramın ikinci günü uyandığımda aldığım kara haberi ile onunda onca çekip, giden sevdiklerimiz gibi bizi terk edip, beklenmedik bir anda gittiğini öğreniyordum..
Evet,..
Ömür tüketerek geçen her günün ardından yaşanan onca ‘son dakika’ kara haberin üzerimizde yarattığı ağır stresin eşliğinde ‘Yaşadıklarımızla, yaşatılanlarla omuzlarımıza binen, kalbimizi yoran stres az olsun hafifler. belki az olsun rahatlar’ diye içine çekildiğimiz yatağımızda uyumak için kapattığımız gözlerimizin ne zaman ebedi olarak kapanacağını bilmeden yeni bir gün umuduyla açtığımızda, Cerrrahpaşa gibi adını duyduğumuz hastanelerden gelen haberler ile o sıcacık olan yatağın, aldığımız haber ile bir anda mezar misali buz kesildiğini his edip, istemeyerek yeniden uzanırız..
Ve ‘Of offff’ diye başlayan şarkıları eşliğinde dinlediğimiz Volkan Konak’ın onca sevdiğimiz gibi bir başka diyara konaklamaya gittiğini öğrenir, İstanbul ile ‘Atı alan geçti’ denen onca Üsküdarların arasında da sıkışıp, kala kalırız..
‘Sen kalem ol ben de kâğıt, Yaz beni yârim yârim, Çiz beni yârim yârim, Çöz beni yârim yârim, Ah beni, beni’ sözleri eşliğin de kalemi bulamayıp, klavyeye sarıldığım anları bana yaşatan ve ‘Kurban olam kalem tutan ellere, Dertli dertli nağme çalan tellere, Yanık yanık türkü diyen dillere, Dağlara, yollara, çöllere..’ diye tanımadığım, konuşmadığım Volkan Konak’ın onca sevdiğimiz gibi çekip, gitmesine niye bu kadar üzüldüğümü düşünürken, bu ülkede Karadenizlisi, Egelisi, Orta, Güney, Doğu, Batılısı ve yayın grubunuzun amiral gazetesi olan Kuzey Doğu Anadolu adlı gazetemize de adını veren Kuzey’in oğlu adı ile bizzat tanımasak ta, birbirimizi bilme sekte, konuşmasak ta, önce insan olduğumuzu bir kez daha anlıyordum..
Ve önce ‘Gül bahçesi’ edasıyla gelip, açlıkları kalbin kapısını bir anda kırıp, yakıp, yıkıp, çekip, giderlerken hasret şarkıları’ söyleyerek uğurladığımız onca sevdiğimizin arkasında, ‘yaz beni yârim, yârim…’ diyerek yazdığımız şiirler eşliğinde dolan gözümde sızlayıp, yere düşen bir damla göz yaşı gibi noktalarım, ‘Ben kalem oldum sen kara toprağa kağıt.. Ve, Uğurlar olsun sana da’ diyerek biraz değil, içten içe yanarak, hem de bu bayramda gidemediğim kardeşlerim Savaş’ın, Denizlerin mezarının üzerindeymişim gibi üstüne ağlayarak yazdım işte yeni bir yazı daha..
Ve tanımasam da, bilmesem de seni, sesini dinleyerek beni ağlatan onca sevdiğimiz gibi hem de çıktığın sahnede inmeden bizi beklemek için gidip, konakladığı diyara yazdım seni Volkan Konak.. kuzey anadolu