Toplumsal fayda odaklı fikir ve projeleriyle tanınan gönüllü kültür elçisi Fatma Sahur, uzun yıllardır İstanbul'da yaşamasına rağmen, doğup büyüdüğü topraklara olan vefa borcunu hiçbir zaman unutmadı. Iğdır için her zaman sosyal ve kültürel projeler üreten Fatma Sahur, "Bizler iş için büyük şehirlere gelmiş olsak da, doğup büyüdüğümüz topraklar bizi her zaman besledi. Tıpkı bir farenin ambarı talan ettiği gibi, Iğdır'dan peynirimiz, tereyağımız, kaysımız, hatta tadı damağımızda kalan Iğdır lavaşımız geldi. Bu nedenle doğup büyüdüğümüz şehir olan Iğdır'a borçluyuz ve şimdi bu borcu ödeme zamanıdır," ifadelerini kullandı.
Iğdır'la ilgili birçok hayali olduğunu belirten Fatma Sahur, en son memleketine gittiğinde, çiftçilerin zirai gübre yerine hayvansal gübre kullandığını görmekten büyük mutluluk duyduğunu söyledi. Bunun, Iğdır ürünlerinin ne kadar doğal ve organik olduğunun bir kanıtı olduğunu vurgulayan Sahur, şöyle konuştu: "Bunun üzerine bir proje hazırlamaya başladım. İnşallah Iğdır'daki sivil toplum kuruluşları ve ilgili kurumlar projeme destek verirler. Benim en büyük hayalim, Iğdır'ın giriş ve çıkışlarında 'Bu ovada zirai ilaç ve gübre kullanılmamaktadır' yazan bir levha görmek. Eğer bu proje hayata geçerse, Iğdır ovası ürünleri hem ülkemizde hem de Avrupa'da büyük rağbet görecektir. Umarım bir gün bu yazıyı Iğdır'ın giriş ve çıkışlarında görürüz."
Iğdır'ın coğrafi konumunun önemine de değinen Fatma Sahur, yakın zamanda açılacak olan Zengezur koridorunun, Iğdır tarım ürünlerinin birçok yere ulaşmasını sağlayacağını ifade etti. "Bizler Iğdırlılar olarak şimdiden Iğdır'ı hem tarım ürünlerinde hem de turizmde marka şehir yapmanın gayreti içerisinde olmalıyız," dedi.
