9333,42%0,61
39,16% 0,04
44,82% 0,76
4246,00% 0,58
6744,07% 0,63
Onlar;
“İmamoğlu’na Özgürlük” diye seslendiler. Hak, hukuk, adalet diye İzmir’den ses verdiler.
Geçmişte Aziz Kocaoğlu ve bürokratlarına karşı yapılan haksız yargılamalarda da adliye önünde nöbet tutular.
Ne zaman bir hak mücadelesi olsa ne zaman bir hukuksuzluk olsa ne zaman cumhuriyet değerlerine, doğaya, insana karşı bir saldırı olsa sokağa indiler. Ezenin değil her daim ezilenin yanında oldular.
Her seçim döneminde koşulsuz şartsız CHP’ye destek vererek CHP’yi İzmir’de İzmir’in Kadife kalesi gibi ayakta tuttular.
Son yerel seçimde sürpriz aday olarak adı açıklanan Cemil Tugay, Özgür Özel tarafından İBB adayı gösterilince adaya bakmadan koşulsuz şartsız CHP’ye destek verdiler
Cemil Tugay işbaşına geldiğinde, içinden geçilmekte olan dönemin hassasiyetini göz önüne alarak büyük zorluklara katlanmak pahasına ikramiye ve maaş ödemelerini ertelenmiş olarak veya taksit taksit aldılar.
Emekli olanlar kıdem tazminatlarını almak için aylardır bekletiliyor. Geciktirilen bu ödemeler enflasyon karşısında güneşi gören kar gibi eridi ve değerini çok büyük ölçüde kaybetti. Hayalleri yıkılan emekliler de yine ülkeyi düşünerek seslerini çıkartmadılar.
Birçoğu, neredeyse oransal olarak yüzde 70’e varan CHP’li kimlikleriyle CHP’yi birçok yerde temsil ettiler.
Şimdi kendi haklarını savunuyorlar, istedikleri sadece eşit işe eşit ücret. Aynı kurumda aynı işi yaptıkları başka sendikalara üye diğer şirket çalışanı arkadaşlarıyla eşit bir ücret almak için meydandalar.
Kayıtsız şartsız CHP’ye destek veren işçiler şimdi ; CHP İl Yönetimi başta olmak üzere kendilerinin seçtirdikleri İBB başkanı, İlçe Belediye Başkanları ve sırf başkan yakını oldukları için birkaç şirketten maaş alan, lüks araçlarla işe gelip işçilere tepeden bakan liyakat yoksunu İBB bürokratlarının eylem kırıcılığı ile karşı karşıyalar.
Aynı işçiler geçmişte 3 dönem başkanlık yapan Aziz Kocaoğlu’na ve bir önceki başkan Tunç Soyer’e karşı da eylem yapmışlardı ama her ikisi de bir kez olsun işçisini halka şikayet etmemiş, nezaketi elden bırakmadan sınıf mücadelesine saygı duyarak imkanlar ölçüsünde sözleşmeleri sonlandırmıştı. Ne İBB İBB olalı böylesi bir grev görmüş, ne de İşçi İşçi olalı böylesine geniş katılımlı bir grev yapma ihtiyacı duymuştur. Çünkü bıçak artık kemiktedir, çünkü mızrak artık çuvala sığmamaktadır.
Bu eylemi kırmak için çeşitli guruplarda ve sosyal medyada işçi hakları için büyük bir özveriyle mücadele eden DİSK Ege Bölge Sorumlusu Memiş Sarı’yı itibarsızlaştırarak DİSK’i yıpratma kampanyaları düzenlenmiştir. Bütün dönemlerde emeğe yakın başkan adaylarını seçmek için desteğini CHP’li İBB adaylarının arkasına koyan Memiş Sarı ve diğer işçi önderlerine yapılan haksız ithamlar kabul edilemez. Bu, kendi ayağına kurşun sıkmaktan başka bir anlam ifade etmeyen bir kara çalmadır, bir iftira atmadır.
DİSK Ege Bölge Kadın Temsilciliğini yürüttüğüm 7 yıllık dönemde yakın çalışma fırsatı bulduğum, DİSK Ege Bölge Sorumlusu Memiş Sarı 22 yıllık CHP üyesidir. Bütün seçim dönemlerinde seçim koordinasyonunu hazırlayan, forma, bayrak, afiş hazırlıklarını yapan hatta onları bizzat asan Memiş Sarı’dır. Ahmet Priştina’dan bu yana Aziz Kocaoğlu Tunç Soyer ve Cemil Tugay dahil olmak üzere üç başkana da saha ekiplerini hazırlayan kişidir. Değil belediye de bütün İzmir de bile 50 akrabası yoktur ki 50 yakınını işe aldırmış olsun. CHP için bu kadar cansiperane çalışan birine, DEM ya da başka bir partinin üyesi olduğu yaftasını yapıştırmak ise absürtlük ötesi bir saçmalıktır.
DİSK Ege bölge temsilcisi, Genel İş Şube Başkanları ve diğer sendikacılar üzerinden hak mücadelesinin karalanması çok ayrı bir ayıptır. Orada eylem yapan 24 bin işçinin kararlılıkla öne sürdüğü tek şey EŞİT İŞE EŞİT ÜCRET talebidir.
CHP’de eylem kırıcılığı yapanlara CHP’nin programını birilerinin hatırlatması gerekir.
İŞÇİ SINIFI HAK MÜCADELESİNDE BUGÜNE KADAR SOL SİYASETÇİLERDEN BU KERTEDE BİR DÜŞMANCA TAVIR GÖRMEMİŞTİR.
Ayşe Hazal BEYTAŞ/İzmir/SiyasalBirikim