9398,93%-1,21
38,83% -0,01
44,01% 0,36
4136,83% 0,69
6662,82% 0,53
Balkan harpleri ve 1. Dünya savaşı sonrasında ülke parçalanmış, anayurt işgal edilmiş, Ankara ve çevresi kadar bir toprak parçası ancak elde kalmıştı. Batı emperyalizmine karşı İşgalden bir gün önce İzmir’de Maşatlık Mitingi yapılmış işgal protesto edilmiş, Maşatlık Bildirisi ile direnişe çağrı yapılmıştır.
Ertesi gün Gazeteci Hasan Tahsin İzmir’e giren Yunan birliğinin bayraktarına ilk kurşunu atmıştır. Mustafa Kemal İzmir’in işgalinden bir gün sonra Samsun’a çıkacaktır.
Mustafa Kemal Süriye’de Yıldırım Orduları Grup Komutanı olduğu günlerde Mondros Mütarekesi imzalanmıştır mütareke kararları kabul edilir değildir. Adana’ya geçerek çözüm yolları arar. Orada yaptığı görüşmeler sonucu “Adana Mülakatı” oluşur. Bu mülakat tıpkı maşatlık bildirgesi gibi işgal öncesi yapılmış ancak İstanbul hükümetine ve padişaha karşı uyarı şeklinde ilk direniştir.
Bu durum karşısında Mustafa Kemal Paşa İstanbul’a çağrılmış, Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı da kapatılmıştır.
İstanbul’a vardığında 6 ay boyunca Şişli’deki evinde resmi bir görevle Anadolu’ ya geçip halkıyla birleşme yollarını aramıştır.
İşgale karşı direniş için halk hareketlenmiştir. Bu sıralarda Rum çeteler ise Mütarekenin 7. Maddesinin koşullarının oluşması için bozgunculuk yapmaktadır. İngilizler, bu bozgunculuğu yapan Türk askerleriymiş gibi İstanbul hükümetine raporlar göndermekte ve Padişah Vahdeddin’den Anadolu’da asayişin sağlanmasını talep etmektedirler.
İngilizlerin isteği ile Anadolu’da direnişi durdurmak ve asayişi sağlamak için yapılan tahkikatlar sonucu Padişaha Mustafa Kemal Paşa önerilir, aslında bu önerinin yapılması da Mustafa Kemal’in kişisel çabalarının sonucudur. Padişah tarafından bu görev için uygun görülür.
5 Mayıs’ta Takvimi Vekayi Gazetesi Anadolu’da Askeri ve Mülki tüm kurumları denetlemek için Mustafa Kemal Paşa’nın müfettiş olarak gönderileceğini yazar. Anadolu’ya çıkmadan önce Damat Ferit Mustafa Kemal Paşa onuruna yemek verir.
Paşa, yolculuktan önce de bakanlar kurulu’nu ziyaret eder ve orada işgale karşı “beyler üzülmek bir şey çözmez cesaret gösterin demiştir”
19 Mayıs 1919’da Samsuna doğru yola çıkarken, batı emperyalizmine karşı ilk adımı atılmıştır. İngiliz ajanlar peşindedir.
Kaptan İsmail Hakkı’ya kıtıdan gitmesini olağan üstü bir durum olursa vapuru karaya oturtmasını söylemiştir.
16 Mayısta Bandırma Vapuru’na binerken Mustafa Kemal’ın cebinde Padişahın çok geniş yetkiler vererek imzaladığı “Yetki Belgesi” vardır. Ancak o belgedeki yetkileri İngilizlerin telkini ile hareket eden Padişah ve İstanbul hükümetinin istediği doğrultuda değil, milli mücadele yolunda kullanacaktır.
Kurtuluş için ilk adım atılırken 2. Adımı Amasya’da “Hakimiyeti miliyeye müstenid bila kaydülşart müstakil yeni bir Türk devleti tesis etmek” için atacaktı.
Ardından Havza Genelgesi,
Havza Mitingi, Amasya Genelgesi, Erzurum Kongresi, Sivas Kongresi
Milli Mücadele; 1. Ve 2. İnönü, Kütahya, Eskişehir savaşları, Sakarya, Dumlupınar ve 9 Eylül’de İzmir’in Türkiye’nin kurtuluşu... Ardından;
Mudanya Saltanatın kaldırılması, Türkiye İktisad Kongresi Lozan, Yeni bir fırka CHF Cumhuriyet Halifeliğin kaldırılması ve 1924 Teşkilatı Esasiye’nin yerini alan yeni Anayasa
Devrimler, devrimler…
Peki şimdi adını “barış” koydukları sürecin belgelerinde, Lozan ve 1924 karşıtlığı nedir?
Mondros Mütarekesinin çok tehlikeli olan 7. Ve 24. Maddeleri milli mücadelenin zorunluluğunu gerektirmiştir.
İzmir 7. Madde gerekçe gösterilerek işgal edilmişti. Teslimiyet belgesi Mondros mütarekesinin hükümlerini ortadan kaldıran Anadolu Kurtuluş Hareketi, Padişah tarafından kabul edilip, imzalanan Sevr’i tarihin çöplüğüne atmış, Lozan’ı imzalamıştır.
Bu imzayı atan kadroyu her fırsatta karalayanların, Lozan’la da problemi devam etmektedir.
Emperyalizme karşı ilk adımı 19 Mayıs 1919 atılmış, halkın doğru örgütlenmesiyle ülke işgalden kurtulmuştur.
Şimdi bu halk son adımı da seçimde sandıkta atarak Lozan ve Kurucu kadroların tartışılmasına da son verir umarız.
1921 direniş dönemlerinin anayasasıdır. 1924 Kuruluş anayasasıdır.
Lozan ulusal bağımsızlığımızın belgesidir. Bayrak kadar kutsaldır.
Tarihçi Yazar Ayşe Hazal Beytaş,