• BIST 100

    10751,03%-0,19
  • DOLAR

    32,88% 0,19
  • EURO

    35,29% 0,45
  • GRAM ALTIN

    2458,06% 0,32
  • Ç. ALTIN

    3980,14% -0,11

SOSYOLOJİ TEMELLİ SİYASET

SOSYOLOJİ TEMELLİ SİYASET

EĞİTİM 9.06.2024 01:28:22 0
SOSYOLOJİ TEMELLİ SİYASET

Türkiye’de sağ ve sol siyaset üzerine yapılan değerlendirmelere bakıldığında pek çok parametrenin dışarıda bırakıldığı gözlemlenmektedir. Türkiye’nin siyasi yelpazesini sağ ve sol kavramlarıyla ele almak ve tanımlamak çoğunlukla eksik ve yanıltıcı sonuçlara götürmektedir. Çünkü sağ ve sol ayrımları Türkiye siyasetinin kendi dinamikleri ile oluşmuş tanımlamalar değildir. Son iki yüz yılda yaşadığımız siyasi süreçlerin ve kavramsallaştırmaların batıdaki gelişmelerden bağımsız değerlendirilemeyeceğini düşünüyorum. Kanaatimce Türkiye’deki siyasi yaklaşımları sol siyaset parantezine alarak yapılan analizler yerine bütün siyasi akımları birlikte değerlendiren perspektiflere ihtiyaç vardır. Siyasi akımların ve fikirlerin sosyolojik ve tarihsel temellere dayanan bir gerçekliği yoksa başarılı olma şanslarının da olmadığına inanırım. Bu açıdan bakıldığında Türkiye’nin siyaset tarihinde gerçek bir sosyal tabana sahip olan ve bu tabanın talep ve ihtiyaçlarına cevap verebilen “sosyoloji temelli siyaset” paradigmasının çok partili sisteme geçtiğimizden bu yana başarılı örneklerinden bahsedebiliriz.  
Türkiye toplumu; kültürü, geleneği, tarihsel gerçekliği ve toplumsal yapısıyla batı toplumlarından çok farklıdır. Türkiye toplumunda sınıfsal bir yapı ve mücadele yoktur. Kilise ve ruhban sınıfı gibi siyasetin bir parçası olan dinî bir yapı da yoktur. Sanayi toplumu olmadığı için bir işçi-emekçi sınıfından da bahsedilemez. Sol çevrelerin etkisiyle bazılarının iddia ettiği gibi kırsalda feodal yapılanma da söz konusu değildir. Bazı bölgelerimizdeki aşiret yapılanmalarında toprak sahibi asillerin köylüleri çalıştırdığı bir sistem de bizde yoktur. Aşiretler, aralarında kan bağı olan geniş aile topluluklarıdır. Hiçbir zaman bağımsız ve yerel siyasi otorite olamayan aşiretler, aile büyüklerinin bilirkişi sıfatıyla öne çıktığı ve aile mensuplarına göz kulak olduğu kültürel yapılardır. Bu yüzden sınıf çatışması, emekçipatron, feodalite gibi kavramlarla siyasi söylem geliştiren Marksist teoriler, Türkiye sosyolojisinde sosyal-toplumsal bir karşılık bulamamış, daha çok “aydınlanmacı bir fikir hareketi” ve bir “kadro hareketi” olarak kalmışlardır. 
Türkiye’de kendisini sol olarak tanımlayan bir sosyolojik tabanın varlığı inkâr edilemez. Ancak bu sosyolojinin tarihsel dayanağı iki yüz yıllık batıcılık siyasetidir. Solculuğu bir üst kimlik olarak gören bu sosyolojik tabanın alt katmanlarına inildiğinde kendini sosyal demokrat, Atatürkçü, laik, cumhuriyetçi ve çok az da olsa farklı sol ideolojilerle tanımlayan marjinal gruplar karşımıza çıkmaktadır. Belki de Türkiye’ye mahsus garip tecellilerden biri olarak bu sosyolojik tabanın önemli bir kısmı, ilginç bir şekilde Türkiye’de sosyo-ekonomik piramidin en üst katmanlarında yer alır. Bu çevreler, iyi eğitimli ve yüksek gelir grubuna dâhildir. Kendilerini cumhuriyet döneminin elitleri olarak görürler. Cumhuriyet kazanımlarından, laiklikten ve geriye gidişten endişelidirler. Aralarında derin farklılıklar olsa da sağ sosyolojik tabandan destek alan iktidarlara karşı, salt karşıtlık motivasyonuyla merkez sol siyaseti desteklerler. Bu kesimlerin önceliği, imtiyazlarını kaybetme korkusu olduğu için iktidar merkezini elde tutmak adına daima vesayet sistemini desteklemişler; inkâr, asimilasyon ve ayrımcılık politikalarına arka çıkmışlar, darbe ve müdahaleleri normal görmüşlerdir. Türkiye’nin sosyolojik gerçekliğinde azınlıkta bir zümre olduklarını bildiklerinden dolayı iktidar olabilmek ve iktidarda kalabilmek adına küçük grupların devrimci halk savaşı hazırlıklarını ve silahlı yapılanmalarını da mazur görmüşlerdir.  
Türkiye’deki sol siyaset müntesipleri, kültürel anlamda batı ile tam entegrasyonu savunurlar. Kendi kültürlerine aidiyetleri çok zayıftır. Tarih onlar için cumhuriyet tarihi ile başlar. Kendilerini yaşadıkları coğrafyaya ait hissetmezler. Büyük bölümü Müslümanlığa bir kimlik olarak bağlılık duysa da dinin kurallarının yaşama müdahale etmesini kabul etmezler. Az bir kısmının dinî inancı yoktur. Çoğunlukla batı hayranıdırlar. Anadolu kültürünü, geri-arkaik bir kültür olarak görürler. Azımsanmayacak bir kısmı da Müslümanlığın, geri kalma sebebi olduğuna inanır. 
Kendisini sağ olarak tanımlayan sosyolojik tabana gelince, bu kesim Türkiye’nin çoğunlukta olan sosyolojik unsurlarıdır. Genel özellikleri itibarıyla dindar, muhafazakâr, milliyetçi ve İslamcı olarak tanımlanırlar. Çoğunluk olmalarına rağmen cumhuriyetin ilk dönemlerinde siyasetin merkezinde yer alamamışlardır. Ülkenin sosyo-ekonomik hiyerarşisinde alt katmandadırlar. Çok partili sisteme geçtikten sonra siyaset sahnesinde kısmen yer bulabilmişlerdir. Bu çevreler sosyal alanlarda olduğu gibi siyasette de lider odaklı bir bakış açısına sahiptir. Kendilerini anlayan, taleplerini politikaya çevirebilen, verdikleri yetkiyi cesaretle kullanabilen ve dik durabilen liderlere destek verirler. Bu sosyolojinin ilk lideri, Sayın Adnan Menderes’tir. 1960 Darbesi’nden sonra Sayın Süleyman Demirel’in ilk dönemine destek vermişler fakat Demirel’de aradıklarını bulamayınca desteklerini geri çekmişlerdir. 12 Eylül darbecilerine karşı Sayın Turgut Özal’ı tercih etmişler, 28 Şubat darbecilerine karşı da Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı desteklemişlerdir. 
Bu sosyolojik tabanın genel özellikleri arasında ilk göze çarpan husus kendi kültürlerine aidiyet duymaları ve bu yöndeki politikaları desteklemeleridir. Türk milletinin tarihsel derinliğine sahip çıkmanın yanında yaşadıkları coğrafyaya çok kıymet verirler. Türkiye’nin “dünyada adalet ve hakkaniyeti sağlama” gibi bir misyonu olduğuna inanırlar. Siyaseti sadece ideolojiye indirgemezler. Kuşatıcı merkez siyasete destek verirler. Dindardırlar ama dinin siyasete alet edilmesinden hoşlanmazlar. Yöneticilerden dine ve dindarlara saygı beklerler. Ayrımcılık politikalarını desteklemezler. Atatürk’ü kurucu lider olarak görür, saygı gösterilmesini bekler fakat Atatürkçülük yapılmasından hoşlanmazlar. Aslında laiklikle de sorunları yoktur. Laiklik adı altında dine ve dindarlara baskı yapılmasını kabul etmezler. Cumhuriyetle hiçbir zaman sorunları olmamıştır ama cumhuriyetçilik adına atanmışların, seçilmişler üzerinde vesayet kurmasını kabul etmezler.  
Türkiye’deki siyaset sahnesinde sağ sosyolojik taban olarak bilinen çevrelerde muhafazakârlık; geleneğin, örfün ve kültürün korunmasında devreye giren bir muhafazakârlıktır. Yoksa siyasi olarak bu çevreler değişimci ve ilerlemecidir. Türk siyasi tarihine bakıldığında açık ve net bir şekilde görülür ki bu muhafazakâr denilen çevreler bütün siyasi demokratik reformlara destek vermişler hatta iktidarda oldukları dönemlerde demokratik reformlara öncülük yapmışlardır. Bu çevrelerin milliyetçiliği de kuşatıcı ve kapsayıcı bir “Türklük” ve “Türk milleti” anlayışıdır. Türklüğü ırkçılık ve ayrımcılık penceresinden görmezler. İnkâr ve asimilasyon politikalarına karşıdırlar. Yabancı düşmanlığı yapılmasını onaylamazlar.  
Türkiye’de sağ siyaset tabanında ana damar, dindar cami cemaatidir. Cumhuriyetin ilk yıllarında maalesef dinî eğitim imkânı olmamış; dindarlık, gelenekler ve örf üzerinden kendi varlığını devam ettirmiştir. Bugün de dindarlık, Diyanet temelli bir bakış açısıyla ve devletin sistem içerisinde yer verdiği İlahiyat Fakülteleri ve İmam Hatip Liseleri üzerinden kendisini ifade etmektedir. Bazı çevreler ısrarla dindarlığı, cemaatler ve tarikatlar üzerinden görmek istese de aslında cemaatlerin ve tarikatların toplumsal karşılığı çok da güçlü değildir. İslamcılığa gelince; Türkiye’de siyasal İslamcılık 70’li yıllardan sonra ortaya çıkmış ve toplumsal zeminde geniş etki alanları oluşturamamıştır. Sol fikir ve akımlar gibi siyasal İslamcılar da çoğunlukla kadro hareketi olarak kalmıştır. Siyasal İslamcı hareketler içinde yöntem olarak en dikkat çekici olanı Millî Görüş hareketidir. Demokratik meşruiyet zemininde sandık yoluyla iktidara taliptir. Soğuk savaş şartlarında geliştiği için batıyla işbirliği yaparak, liberal politikaları destekleyerek, dinî inanç ve fikir hürriyetinin sağlanabileceğine inanmış bir harekettir. Merkez sağ siyaset tabanından konjonktürel olarak destek bulsa da gerçekte Millî Görüş hareketi de bir kadro hareketidir. Sağ siyaset tabanı hiçbir zaman merkez siyaseti temsil eden lider ve organizasyonlara ideolojik gömlek giydirilmesini tasvip etmemiştir.  
Sağ ve sol siyasetin Türkiye tarihinin son dönemlerindeki görünümüne geldiğimizde şunları söyleyebiliriz: 2017 referandumuyla kabul edilen değişiklikte yasama, yargı ve yürütme kapsamlı biçimde değiştirilmiştir. Artık bürokratik vesayete dönüşün mümkün olamayacağı biçimde “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” ve 50+1 sistemine geçilmiştir. Devlet, kendisini millete emanet etmiştir. Yine bu süreçte Sayın Erdoğan’ın söylemlerinde sloganlaşan “Tek Millet, Tek Bayrak, Tek Vatan, Tek Devlet” anlayışıyla millî devlet doktrini ilan edilmiştir. Arkasından Cumhur İttifakı doğmuştur. Bu gelişmeleri gerek sol siyaset gerekse sağ siyaset elitleri doğru analiz etmedikçe başarılı olmaları mümkün görünmemektedir. Sağ siyasete yön verenlerin özellikle Sayın Erdoğan’ın bu duruşunu anlamadan ve Erdoğan perspektifine katılmadan ayakta kalmaları zor görünmektedir. Sağ siyaset tabanını yönetenlerin en başta yapması gereken şey,  Türkiye sosyolojisindeki ve sağ siyaset tabanındaki değişim süreçlerini ve değişim dinamiklerini doğru bir değerlendirmeye tabi tutmaktır.  
ŞEHİRLEŞME, SANAYİLEŞME, KÜRESELLEŞME 
Türkiye’de yaşanan sosyolojik değişimlerde üç konunun belirleyici olduğunu düşünüyorum. Bunlardan birincisi kırsaldan kentlere doğru yaşanan göçlerdir. 1950’lerden itibaren ve özellikle 1960’lardan sonra Türkiye’de kırsaldan kentlere doğru büyük bir göç dalgası başlamıştır. Geçmişte Türkiye nüfusunun %80’i kırsalda yaşarken 2000’li yıllardan itibaren artan kentleşmeyle birlikte bu oran tersine dönmüş ve nüfusun neredeyse %80’i kentlerde yaşamaya başlamıştır. 
Türkiye’nin sosyolojik yapısını derinden etkileyen ikinci unsur, sosyo-ekonomik anlamda toplum yapımızın değişmesidir. 1980 sonrasında liberal ekonomi politikalarıyla dünyaya açılma sürecine giren Türkiye’de, artan sanayileşmeyle birlikte yeni bir toplumsal yapı ortaya çıkmıştır. Türkiye artık tarım toplumu olmaktan ziyade bir sanayi toplumu hâline gelmiş ve bir orta gelir sınıfı oluşmuştur. 
Türkiye’deki sosyolojik siyaset tabanlarını etkileyen üçüncü unsur ise küreselleşme ve internet devrimiyle gelen değişimlerdir. Küreselleşme ve dijitalleşmeyle beraber gelen popüler kültür, bir yandan özellikle dinî ve millî kültürün mevzi kaybetmesine sebep olurken diğer taraftan toplumsal bağları ve aidiyet duygularını zayıflatmaktadır. Yeni nesillerde popüler kültür yaygınlaştıkça yerel kültür arka plana itilmekte, dinî ve millî aidiyetler önemsizleşmektedir. 1950’lerden itibaren oran olarak %65-70’lerde olan sağ siyaset tabanında yukarıdaki değişimlerin ciddi etkileri olmuştur. Özellikle gençlerde sağ siyaset tabanındaki karakteristik özellikler yavaş yavaş kaybolmaya başlamıştır. 
İYİ YÖNETİLEMEYEN ÜÇ SÜREÇ 
Şehirleşme Süreci: Sağ siyaset tabanında yukarıda bahsi geçen değişim dinamiklerinden özellikle kentleşme sürecinin iyi yönetilemediği ortadadır. Kadim medeniyetimizde şehir kurmanın en güzel örneklerini veren bizler, kültürel kimliğimize uygun bir şekilde yeni şehirler kuramadık ve bu süreci kendimize göre yönetemedik. Halktan kopuk imar düzeniyle, site tarzı yapılanma ve rezidanslarla mahalle kültürü yok oldu.  
Kültür Politikaları: Kültür politikalarında istenilen adımlar atılamadı. İktidarlardan bağımsız millî kültür politikaları geliştirilemedi. Özellikle popüler kültürün gençlerimizi kuşatan olumsuz etkileri karşısında gerekli düzenlemeler yapılamadı.  
Millî Eğitim Politikaları: Türkiye’nin millî kültür politikaları yanında en çok önem vermesi gereken husus millî eğitim politikalarıdır. Ancak kabul edilmesi gereken bir hakikat net bir şekilde karşımızda durmaktadır: kültür ve eğitim politikalarında maalesef başarılı olunamamıştır. Genç nesillerde hayal kırıklığı oluşmuştur. Oysa ülke olarak genç bir nüfusumuz vardır ve neredeyse her yaş kuşağında 1 milyonluk bir nüfusa sahibiz.  
BUNDAN SONRA SİYASET YAPARKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR? 
Öncelikle sorunlara sebep olan durumlar hakkında sağlam temellere dayanan analizler yapılmalıdır. Yaşanan sıkıntıların temelinde küresel politikalarla millî devlet politikaları arasındaki gerilim yatmaktadır. Dindarlık hassasiyetleri, ailenin muhafazası, sokak köpekleri, geçim sıkıntısı gibi konularda siyasetçiler sosyolojik tabanlarından gelen talepleri dikkate almak zorundadır. Sağ siyaset tabanının beklentilerini karşılamak yerine sol siyaset tabanına ve küresel taleplere şirin görünme doğrultusunda atılan adımlar ters tepmektedir. Sağ siyaseti yönetme pozisyonunda olan siyasilerde gözlemlenen ve özellikle dindar, muhafazakâr çevrelerin yaşam tarzına aykırı görüntülerle kendini gösteren yönelimler, doğal olarak sağ siyaset tabanında tepkilere neden olmaktadır. Bağımsızlık perspektifi ve millî devlet doktrini doğrultusunda bir siyaset yaklaşımı öne çıkarılmalıdır. Çıkar esaslı ve pozisyon öncelikli siyaset anlayışı terk edilmeli; bağımsızlık vurgusunu öne çıkaran ve bu alanda Türkiye siyaset tarihinin en başarılı örneklerini sergileyen Sayın Cumhurbaşkanımızın etrafında kenetlenilmeli, çerçevesini onun belirlediği ülke esaslı millî politikalara dönülmelidir. 
Şehirleşme, sanayileşme ve küreselleşme süreçleri sonunda Türkiye’de artık aidiyetler ve genel anlamda sosyoloji değişmiştir. Geçmişte %70’e %30 gibi tezahür eden sağ ve sol siyaset tabanlarındaki oran, yaşanan değişimler neticesinde  %55’e %45 gibi bir orana gelmiştir. Dolayısıyla sağ siyaset tabanına yaslanan siyasetçilerin bu değişimleri dikkate alması ve politikalarını bu sosyolojik gerçekliğe göre yeniden yapılandırması gerekmektedir.  
Sol siyaset açısından da Türkiye’nin sosyolojik yapısını dikkate alarak siyaset geliştirebilmek pozitif neticeler verebilir. Özellikle son on yıldır somut şekilde ortaya koyulan milli devlet, bağımsızlık ideali, çok boyutlu dış siyaset ve ülke esaslı politikalar sol siyaseti başarıya götürebilir. 

Ayhan OĞAN / Cumhurbaşkanı Danışmanı


Marmara Denizi Açıklarında Uçan Balık Yakalandı

4 Saatlik Görüşme Sona Erdi! Gözler Kırmızı Dosyada

Şahsenem Aşk’ I Oyuncak Gibi Görenlere Sesleniyor

İmamoğlu Ada Sakinlerinin Hedefinde

Beylikdüzü’nde 4 Bin Aileye Kurban Bağışları Ulaştırıldı

Uludağ Alan Başkanı Bülent Çınar Çavuş: Sporun yeni adresi Uludağ

Saruhan Yağmur "Fiyat Dengesizliğini Vatandaşlar Bize Bildirsin"

Almanya'nın Bisiklet Devi Llobe'u İflas Başvurusunda Bulundu.

U15 kadın milli takımı Avrupa şampiyonu oldu. Türk milli sporcular, toplamda 61 madalya kazandı

Bakan Tekin’den sinyal! Şartlar Değişecek

Asgari Ücret Ve Emekli Maaşları Masaya Yatırıldı.

Balcıoğlu, EURO 2024 Türkiye-Portekiz Maçını İzledi

Damal festivali 29-30 Haziran’da Yapılacak

İş İnsanı Özdemir POLAT İYİ Parti MYK Üyesi Oldu

Yer Esenyurt; Nereden Nereye!

HBX AR-GE Buğday çimi projesi sonuçları şaşırttı

Çolak, Dikleşmeden Dik Duracağız..! ( GÖRÜNTÜLÜ HABER )

Beylikdüzü Engelsiz Yaşam Merkezi’nde Karne Heyecanı

Yağmuroğlu Cafer Kaya Sevenlerini Yasa Boğdu

Başkan Özer’den İşsizliğe ‘Mesleki Eğitim’ Çözümü Nitelikli İş Gücü Esenyurt’ta Yetişecek

Başkan Özer: Bu bayram ülkemize demokrasi, barış ve kardeşlik getirsin

ESENYURT’TA KURBAN KESİM ALANLARI TEMİZLENDİ

ÖZER, SİYASİ PARTİLER VE DERNEKLERLE BAYRAMLAŞTI

KARYA FARMA HBX AR-GE'DEN İNCİR VE ZEYTİN YAPRAĞI PROJESİ

ESENYURT BAYRAMA HAZIR

“Bu Bayramda Da Paylaşmanın Mutluluğunu Hep Birlikte Yaşayalım”

ETwinning Recycle Me(Beni Dönüştür) Projesi Sona geldi

Başkan Özer: Bu Şehir Sizin Şehriniz, Ona Sahip Çıkın

Avcılar’da Güçlü Meclis , Güçlü Yarınlar

Esenyurt’ta Kültür Sanat Rüzgârı Esiyor

Yükleniyor

Almanya'nın Bisiklet Devi Llobe'u İflas Başvurusunda Bulundu.

Bu Yıl Da "Azerbaycan En İyi Ödülleri" Geliyor

EKONOMİDE VE ŞİRKETLERDE DÖNÜŞÜMLE GELEN BÜYÜK GÜÇ…

İran Cumhurbaşkanı Reisi hayatını kaybetti

Beylikdüzü'nde Çifte Bayram: İstavrit 50 Türk Somonu 120 lira

Bağcılar Belediyesinin Filistin’deki Müslümanlara Destek Gecesi

Av. Sema KILIÇ: "NEVRUZ" Bayramı Kardeşliğin Meşalesidir.

Başkan Gürsel DOĞAN; "NEVRUZ" Baharın Müjdesidir

Türkiye’nin nüfusu açıklandı

Başkan Yiğit: Sarıkamış, 90 Bin Yiğit’in Gere dönüşü olmayan Yolculuktur.

Gönül Adamı Halis  Köroğlu Babasını kaybetti

İş İnsanı Sakin Aruk Bakan Bayraktar ile görüştü

KÖİ Projeleri, Kayıp Mı Kazanç Mı?

Nisan ayı üretici market fiyat değişimi Aylık ve yıllık girdi fiyatlarındaki değişim

İş insanı Alihan AKKOÇ 24. Geleneksel İftar Yemeğini Verdi

İş İnsanı Cemal AVCI Eşini Kaybetti

ASO, 60’ıncı yılını kutladı

Erdoğan YAVUZ: “NEVRUZ”  Bereketin Başlangıcıdır

Başkan Çetin Demirci; “NEVRUZ” Hoş Görünün Adıdır

Lokman NAKIŞ; "NEVRUZ" YENİ GÜNDÜR

109. Anma Yıldönümünde Sarıkamış Şehitleri

Uludağ Alan Başkanı Bülent Çınar Çavuş: Sporun yeni adresi Uludağ

U15 kadın milli takımı Avrupa şampiyonu oldu. Türk milli sporcular, toplamda 61 madalya kazandı

Savate Federe Oldu..!

BAŞKAN ÖZER'DEN TAM DESTEK

Avcılarlı Delal Avrupa Şampiyonu Oldu Şampiyonluk Sevincini Çaykara İle Paylaştı

Avcılar Belediyesi Spor Kulübü Madalyaya Doymuyor

GÖZÜMÜZ AYDIN DÜNYA KARAKUCAK GÜREŞ FEDERASYONU KURULDU.

8. Dünya Yoga Şampiyonası’nda Türk Sporculardan Tarihi Zafer!

Unutulmaz Halterci Naim Süleymanoğlu Esenyurt’ta Anıldı

Zafer Aras Küçükayasofya Spor Kulübü Başkanı Oldu

Damal festivali 29-30 Haziran’da Yapılacak

ETwinning Recycle Me(Beni Dönüştür) Projesi Sona geldi

Esenyurt’ta 21 Yıl Sonra Nâzım Hikmet ismi, iade-i itibar edildi

Sinema Tiyatro Oyuncusu Murat AYDIN, ARDA-FED Danışman Olacak

ŞARK İLE GARP ARASINDA!

Oyuncu Mert Fırat Kültür Sanat Çalışmalarını Esenyurt’ta Yürütecek

MESLEK SEÇİMİNDE ÖNCELİĞİNİZ PARA OLMASIN

Çalık: Atatürk'ün Yolundan Ve Işığından Asla Ayrılmayacağız

Sanatçı Gülşen'le, 19 Mayıs Coşku Avcılar’da Muhteşemdi

Fakir Baykurt Öykü Yarışması Sonuçları Açıklandı

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 38 33 2 3 66 102
2.Fenerbahçe 38 31 1 6 68 99
3.Trabzonspor 38 21 13 4 19 67
4.İstanbul Başakşehir 38 18 13 7 14 61
5.Kasımpaşa 38 16 14 8 -3 56
6.Beşiktaş 38 16 14 8 5 56
7.Sivasspor 38 14 12 12 -7 54
8.Alanyaspor 38 12 10 16 3 52
9.Rizespor 38 14 16 8 -10 50
10.Antalyaspor 38 12 13 13 -5 49
11.Gazişehir Gaziantep 38 12 18 8 -7 44
12.Adana Demirspor 38 10 14 14 -7 44
13.Samsunspor 38 11 17 10 -10 43
14.Kayserispor 38 11 15 12 -13 42
15.Hatayspor 38 9 15 14 -7 41
16.Konyaspor 38 9 15 14 -13 41
17.Ankaragücü 38 8 14 16 -6 40
18.Fatih Karagümrük 38 10 18 10 -3 40
19.Pendikspor 38 9 19 10 -31 37
20.İstanbulspor 38 4 27 7 -53 16
1.Galatasaray 38 33 2 3 66 102
2.Fenerbahçe 38 31 1 6 68 99
3.Trabzonspor 38 21 13 4 19 67
4.İstanbul Başakşehir 38 18 13 7 14 61
5.Kasımpaşa 38 16 14 8 -3 56
6.Beşiktaş 38 16 14 8 5 56
7.Sivasspor 38 14 12 12 -7 54
8.Alanyaspor 38 12 10 16 3 52
9.Rizespor 38 14 16 8 -10 50
10.Antalyaspor 38 12 13 13 -5 49
11.Gazişehir Gaziantep 38 12 18 8 -7 44
12.Adana Demirspor 38 10 14 14 -7 44
13.Samsunspor 38 11 17 10 -10 43
14.Kayserispor 38 11 15 12 -13 42
15.Hatayspor 38 9 15 14 -7 41
16.Konyaspor 38 9 15 14 -13 41
17.Ankaragücü 38 8 14 16 -6 40
18.Fatih Karagümrük 38 10 18 10 -3 40
19.Pendikspor 38 9 19 10 -31 37
20.İstanbulspor 38 4 27 7 -53 16