Osmanlı Türkleri Balkan Savaşından yeni çıkmıştı ( 1912). Asırlardır yurt edindiğimiz Balkanlar, Rumeli
elimizden çıkmıştı. Koskoca İmparatorluk bir zamanlar kendi boyunduruğundaki küçük uluslara
yenilmişti. Oralarda yaşayan Türkler; açlıkla, soğukla savaşarak Rum, Bulgar ve Sırp çetelerinin
zulmünden kurtulmak için kafilelerle İstanbul’a geliyordu.
Daha onun felaketi bitmeden birinci Dünya Savaşı’na girmek zorunda kaldık. Tek tek cephelerde
zaferler kazansak ta toptan yenilmiş sayıldık ve hasta adamın ( Osm. İmp. ) ölüm fermanı olan, o
korkunç ve utanç verici SEVR Antlaşmasını imzalamak zorunda kaldık. Ardından ülkemizin dört bir
yanını işgal planları devreye girdi.
Sonra, hasta adamın daha ölmediğini gösteren birtakım gelişmeler oldu sırasıyla. Mustafa Kemal adlı
bir vatansever kahraman, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a geçip halkı harekete geçirerek Sevr’i
engellemeye çağırdı. Bütün memleket bu çağrı karşısında canlanmıştı.23 Nisan 1920’de Ankara’da
meclis açıldı ve halkın bir güvencesi oluştu. O sahipsiz kalmış halk artık ayağa kalkmıştı. Mustafa
Kemal ve meclis; dağınık, ezik ve yoksul insanlardan yepyeni ve dipdiri bir ordu yarattı ve kararlı,
imanlı ordumuz düşmanla ölümüne savaşarak zaferler elde etti. 22 gün ve gece sürdü o korkunç
Sakarya Savaşı. Zaferler elde edildikçe halkta katılım, umut ve geleceğe güven ve Komutan M. Kemal
Paşa’ya inanç yükseldi. Daha istek, daha hırs ve öfkeyle savaştılar. Sonunda daha kalabalık ve güçlü
silahlarla donatılmış düşman ordusunu Anadolu içlerinden Batı’ya doğru sürdüler. 26 Ağustos’ta
başlayan bu saldırı 30 Ağustos’ta Türk’ün kesin zaferi ile sonuçlandı. Mehmetçik, düşmanı İzmir’e
kadar kovaladı. 9 Eylül 1922 ‘de İzmir kurtarılarak Kurtuluş Savaşımız sona ermiştir.
30 Ağustos, o kötü talihin, yenildiği felaketlerin bittiği unutulmaz tarihtir. Artık acılar yaşanmayacak
ve bir daha Türklük esir edilmeyecektir.