Artık doğum günümün bilinmesini istemiyorum. Çünkü ne kadar yaş aldığım kafama dank ediyor. Dolayısıyla sanki ben değil de bir başka ben bu yaşı almış gibi hissediyor uğradığım şaşkınlık ve hayal kırıklığı ile ‘ nasıl geçti habersiz o güzelim yıllarım’ şarkısını mırıldanıyorum sanki. Bu özel günümü ve sayısını aklıma getirmediğim zaman aldığım yaşa takılmayarak hissettiğim yaşta devam ediyorum yoluma.
Oysaki daha çok genç iken; her yaş aldığımda mutlu oluyor, sanki sayı arttıkça daha özgür, daha etkin ve yetkin, daha özgüvenli olacak, her şey olumlu yönde gelişecek sanıyor ve yaşamımda sorunsuz bir hayat beni bekliyor diye düşünüyordum. Ancak her geçen yıllarla birlikte geride kalan günlerimi arar ve özlemini çeker olduğumu fark ettim. Özellikle hani o hemencecik büyümek istediğimiz çocukluğumuza dönmek mümkün olabilseydi!
Vaktiyle benim yaşımda olanlar yaşlı gelirdi bana, hatta bu yaşlarda birinin vefat haberini aldığımda baya yaşamış derdim. Ancak öyle olmadığını fark ediyorsun zamanla. Hangi yaşta olursa olsun kendini hep yaşayacakmış gibi düşünüyorsun. Geleceğe dair hala hayaller kurabiliyor, yaşama dört elle sarılıyor, yaş aldıkça yaşamayı daha çok seviyor ve yaşamın anlamını daha iyi kavrıyoruz. Ya da ben öyle duyumsuyorum.
İş güç, çocukların büyümesi ve okulları, evlenmeleri ile ebeveynlerimin sorumlulukları, büyük şehirde trafikte kaybedilen zaman ve geçim telaşı yaşanılan yılları birden uçurdu gitti sanki. Kendime hiç zaman ayıramadığım koskoca yıllar sabun köpüğü gibi elimden kaydı. Geride kalan yılları düşündüğümde ise; başardığın ölçüde sorumlulukları yerine getirmenin ruhsal rahatlığı olsa da kendi istek ve heveslerimden vazgeçmek zorunda kaldığım yıllar, çocuklarımın başarıları ve onların mutluluğu, kendi pişmanlıklarım vb. geçmişte yaşadığım onca olaylar gözümün önüne geliveriyor her doğum günümde. Demek ki insan yaşamı hiç umduğumuz gibi değildir; yılların getireceği acılara, güzelliklere, sorunlara, sorumluluklara, sıkıntılara arada mutluluklara ve nice sürprizlere gebedir aynı zamanda.
Yaşamın anlamı ve amacı ‘’Şimdi ‘’ de kendini gerçekleştirir. Geçmiş, gelecek, farkında olmak ve gerçek hepsi Şimdidedir. Dolayısıyla yaşanan her an çok kıymetlidir ve bize sunulmuş her gün bonus gibidir. Aldığımız yaşa takılmadan, eldeki olanaklarla yetinmeli, sevdiklerimizle, akrabalarımızla, dostlarımızla daha sık zaman geçirmeli ve keyfini çıkarmalı, olabildiğince üretken olmalı, farklı yerleri gezmeli, doğayla iç içe olmalı, hatta hayaller kurmaya devam etmeliyiz.
Şairimiz Ataol Behramoğlu’nun bazı dizeleri yaşamı ne güzel dile getiriyor:
‘’ …Yaşadın mı yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi…
İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne,
Denize bakabilir saatlerce, bir kuşa, bir çocuğa…
Kanın karışmalı hayatın bütün dolaşımına,
Dolaşmalı damarlarında, hayatın sonsuz taze kanı…
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın;
Irmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına,
Çünkü ömür dediğimiz şey;
Hayata sunulmuş bir armağandır,
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana…’’
Nice yıllara sağlıkla, mutlulukla vb. dileklerle kutlayarak şımartılıyoruz doğum gününde. Nice yıllar derken hangi yaşa kadar acaba? Bilemeyiz temenni sadece… Özel günümü hatırlatan sevgili dostlarım, arkadaşlarım, yakınlarım sizler tarafından güzel dileklerle kutlanmak, sizler tarafından sevilmek, ilgi görmek ne büyük şans, güzellik ve mutluluk benim için. Hep birlikte nice yıllara sevgiyle, muhabbetle… İYİ Kİ VARSINIZ.