Geçtiğimiz 17 Haziran toplantısında 34 PM üyesi bir araya gelmişken en kritik bugünkü durumumuzda parti için onca hayati sorun varken sohbetle yetinmişsiniz. Başka bir partinin mensubu olan zat sizlere neyi yapıp neyi yapmayacağınızı söylemiş, kimin konuşacağına kimin konuşmayacağına o karar vermiş. Duyumlarımız bu yönde. Üstelik söz konusu zat bu davranışının tüzük gereği olduğunu söyleyerek onca PM üyesinin önünde yavuz hırsızlığına tavan yaptırmış.
Size ne masallar anlattı, ne ninniler söyledi de siz böyle kalakaldınız bilemiyoruz. Anlatırsanız belki bizler de sizin gibi bu şahsın büyüsüne kapılır arkasından gitmeye devam ederiz.
Masalları da, ninnileri de onun olsun!
İçinizden herhangi birinin aklına şunları söylemek gelmedi mi?
İttifaklar meselesi gündeme geldiği günden bu yana hiçbir sözünüz ve eyleminiz PM aldığı bir karara dayanmadığı halde ve bu tutumunuzun parti içinde bir çözülmeye yol açmış olduğu açıkça ortada iken yine de bildiğinizi okumaya devam ettiniz. Partinin bilgisi dışında temaslar kurdunuz, partiyi bağlayan sözlerinizi parti tüzüğünü hiçe sayarak sağda solda paylaştınız. Nihayetinde, AKP listelerinde siz ve iki arkadaşınız AKP’liler olarak yer aldınız.
Şimdi sizin yapmanız gereken işi yaparak sizin yerinize biz soruyoruz:
1- Diğer ittifaklarda ittifak eden partiler ittifak mutabakatlarını YSK’ya bildirdiler. YSK kanun gereği başka parti listelerinden giren adayların ait oldukları partiyi belirten düzenlemeler yaptı. Örneğin CHP listesinden giren adayların asıl partileri ( DEVA, GELECEK, SAADET, DP) belirtilmişti. Sizlerde neden asıl partinize ilişkin bir ibare yer almadı?
2- Cumhur İttifakı veya AKP ile yaptığınız bir mutabakat varsa, niye böyle bir mutabakatın metnini YSK’ya göndermediniz? Eğer böyle bir mutabakatınız varsa; a-) Niye parti meclisinde paylaşmadınız ve gizli tuttunuz? b-) Böyle bir metin varsa, niye DSP web sitesinde yayınlamadınız? c-) Eğer böyle bir metin mevcutsa niye 17 Haziran’da hazır 34 PM üyesi oradayken sözlü olarak bile paylaşmadınız? d-) Böyle bir mutabakat varsa ve bu mutabakat partiyi ve partilileri bağlıyorsa, bütün parti üyelerinin doğal ve tüzükten de gelen hakları olan AKP ve MHP ile nerelerde mutabık olduklarını bilme hakkını daha ne kadar çiğnemeyi düşünüyorsunuz?
3- Eğer böyle bir mutabakat yoksa ve o listelerde yer almanız tutku haline getirdiğiniz ne pahasına olursa olsun milletvekili olma arzunuza dayanıyorsa, daha ne kadar kişisel arzularınız uğruna 40 yıllık geçmişi olan bir partiyi ve onun mensuplarını bu pespayeliğin içine atmaya devam edeceksiniz?
4- Eğer hala içinizde bir nebze olsun DSP’ye saygı kalmış ise, niye hala AKP üyesisiniz? AKP üyesi olarak, DSP’nin kapısından içeriye hangi yüzle giriyorsunuz?
5- Kurultay konuşmasında PM üyesi arkadaşlarınızı CHP sevicisi olarak nitelemiştiniz. Onlar hala DSP’li ve siz hala AKP’lisiniz. Bu durumda size düşen en uygun sıfat AKP seviciliği mi oluyor?
Değerli PM üyesi arkadaşlar, ne yazık ki sizler de bugüne kadar bu oyunu bozacak bir dirayet gösteremediniz. Bütün parti adına hesabı sorulacak bunca soru varken bir kez daha onun karşısında etkisiz kaldınız. Ortada DSP’nin Cumhur İttifakı ile mutabakatına dair hiçbir resmi kayıt bulunmadığı halde, AKP’den aday oluşunu seçim kanunundaki son düzenlemelere uygunmuş gibi gösteren bu şahsın adaylığının bir ittifakın bileşeni olarak yapılan bir adaylık girişimi olmadığını anlayamadınız. Bu yapılan düpedüz başka bir partiye duhul olmadır ve otomatik olarak DSP’den üyeliğinin düşürülmesini gerektirir. Önder Aksakal ve diğer iki arkadaşı AKP listelerinden aday olmakla DSP üyeliklerini sonlandırmışlardır. Sizler, PM üyesi olarak bu şahısları toplantınıza almakla Tüzük suçu işlemiş durumdasınız.
YA BU DURUMA SON VERİRSİNİZ YA DA DSP’NİN KURUMSAL OLARAK BİTİRİLİŞİNİN TARİHSEL VEBALİ SİZLERİN ÜZERİNDE KALIR!